Pamuk Hastalık ve Zararlıları

FİDE KÖK ÇÜRÜKLÜĞÜ:
 


Pamuklarda çimlenme ve çıkış dönemlerinde etkili olan ve pamuk bölgelerimiz de erime olarak ta adlandırılan fid hastalıklarına ;Rhizoctonia solani, Fusarium spp.,,Pythium spp. Funguslarından biri veya birkaçı neden olmaktadır.
Toprakta kışlayan bu funguslar ekimden sonra çimlenen pamuk tohumlarına zarar vererek fidelerin toprak yüzeyine çıkmasından önce veya sonra ölmesine neden olurlar.
Hemen hemen pamuk tarımı yapılan tüm bölgelerde yaygın olarak görülen bu hastalıkla en etkin mücadele yöntemleri;
Ekim nöbeti (Münavebe)
Toprak sıcaklığı 8 –9 cm derinlikte 18 C°’ye ulaştığında ekim yapılmalı,
Derin ekim yapılmamalı,
Çok erken ekimlerden kaçınılmalı,
Sırta ekim yapılmalı,
Özellikle hububat ile ekim nöbeti uygulanmalı,
Tohum uygun bir fungusit ile ilaçlanmalıdır (Delinte tohum bu tür etmenlere karşı ilaçlı olduğundan ayrıca bir fungusit ile ilaçlamaya gerek yoktur).
Genellikle mevsim sonunda görülen Verticillium hastalığında ise solma belirtileri alt yapraklardan başlar, daha sonra yukarıya doğru yayılarak bitkinin tümden kurumasına neden olur. Gövde enine kesildiğinde iletim demetleri kahverengi noktalar halinde görülür.
Verticillum solgunluğu ile mücadelede en önemli mücadele şekilleri:
 





Ekim nöbeti
Dayanıklı çeşitler kullanmak,
Hastalıktan korunmada diğer bir etkin yol hasat atıklarının tarladan uzaklaştırılması
Uygun gübreleme ve sulama (Fazla sulama hastalığı arttırmaktadır) sayılabilir.
BEYAZ SİNEK:

Taze yaprakların alt yüzlerine bırakılan yumurtalardan gelişen larva ve erginler,emgi yaparak beslenir. Yılda 9-10 döl verebilir, özellikle pamuğun koza döneminde çok hızlı çoğalırlar. Nemli koşullarda daha iyi gelişirler.
 
Zararı :
Beslenme sırasında salgılanan tatlımsı madde nedeniyle oluşan fumajin (siyahlaşma) kütlüye bulaşarak kaliteyi düşürür ve çırçırlama da önemli sorunlar çıkarır,
Bitki özsuyunu emen larvalar, bitkinin zayıflamasına, gelişmenin durmasına yol açarlar,
Erken yaşlanmaya ve bitki ölümlerine neden olur.
Mücadelesi ;
Zamanında ilaçlama yapmak önemlidir. Yaprak başına 5 ergin veya 10 adet larva-pupa bulunduğunda ilaçlamaya başlanması tavsiye edilmekte ise de bitkinin durumu ve zararlının artış hızı da dikkate alınarak daha duyarlı olunmalıdır.
PAMUK YAPRAK BİTİ:

Psören, Ballık, Zenk diye de adlandırılan zararlının kanatlı ve kanatsız formları bulunur. Zararlı özellikle serin (bulutlu) ve nemli ortamlarda artış gösterir.
Zararı:
 
Zarar gören bitkilerde verim azaldığı gibi kalite kaybı da olur.
Pamuk Bitkisinin özellikle genç (Körpe) sürgün ve yapraklarını emerek, yaprakların kıvrılmasına, renklerin değişmesine ve bitkinin duraklamasına neden olur.
Salgıladığı ballı madde nedeni ile bitkilerin üstünü örter ve fumajine (siyahlaşmaya) bunun sonucunda da kalitenin düşmesine neden olur.
Çok hızlı bir şekilde ürüyebilen yaprak biti, mücadelesi yapılmadığı takdirde önemli verim kayıplarına neden olur.
Mücadelesi :
Pamuğun, fide devresinde iken %50 sinde bulaşıklılık varsa,ileri devrede ise bir yaprakta 25 yaprak biti tespit edilirse ilaçlamaya başlanır.
KIRMIZI ÖRÜMCEK:
Pamuk yapraklarının daha çok alt yüzünde gelişir ve %40’lara varan verim kayıplarına neden olur.
Yaprakların sararmasına, kızarmasına, kuruyup dökülmesine
Taraklanmanın gecikmesine
Tarak ve Çiçek dökümüne
Kozaların küçük kalmasına neden olurlar
Kırmızı Örümcek için sıcak ve kuru koşullar uygun ortamlardır
Yılda 10-20 döl verebilirler
Mücadelesi :
Zararlı özellikle tarla kenarlarından başlayarak zarar vermeye başlar. Bu nedenle ekimden önce veya hemen sonra tarla sınırları ilaçlanmalıdır. Kaplama ilaçlamada yaprak başına 5 ergin görüldüğünde başlanılmalıdır.
PAMUK YAPRAK PİRESİ:
Tüm pamuk bölgelerinde görülen ve son yıllarda önemli verim kayıplarına neden olan bir zararlıdır.
Yaprakların kıvrılmasına ve kızarmasına neden olurlar.
Sadece bitkinin özsuyunu emerek değil, aynı zamanda bitki içerisine zehirli madde de salgılamak yoluyla zarar verirler.
Tüm pamuk mevsimi boyunca görülmesine rağmen özellikle 1. sulamadan sonra sayıları hızla artar.
Mücadelesi :
Yapılacak tarla kontrollerinde yaprak pirelerinin yoğun uçuşları görüldüğünde ilaçlama yapılır.
YEŞİLKURT

 
Kışı toprakta pupa halinde geçiren zararlının kelebekleri Çukurova’da Nisan, Ege’de Mayıs ayında görülmeğe başlar. Genel olarak gece aktiftirler.
Yumurtalarını özellikle pamuk bitkisinin üst tarafına, körpe, sürgün, tarak, çiçek ve kozalar üstüne bırakır.
Yumurtadan çıkan larvalar genellikle pamuk bitkisinde tepeden aşağıya doğru ilerleyerek tarak, çiçek ve kozalara zarar verirler.
Birinci nesil esas olarak verimin büyük kısmını oluşturan ilk taraklarda zararlı olur ve bu taraklar dökülür. Çiçeklere zarar veren larvalar kozaoluşumunu azaltırlar. Zarar gören kozalar açamaz ve dökülürler.
Mücadelesi :
Tarlada yapılacak kontrollerde 3 metrelik pamuk sırasında 2 küçük larva bulunduğunda ilaçlama yapılır. Başarılı bir mücadele için geç kalmamak önemlidir.
PAMUK YAPRAK KURDU (PRODENYA):

Gündüz loş ve kuru yerlerde gizlenen kelebekler, gece olduğunda yumurta bırakırlar.
Yumurtalarını 200-300 adetlik paketler halinde genç yaprakların alt bölümlerine bırakırlar.
Larvalar önce yaprağın alt dokusunu yiyerek zar haline getirirler, larvalar büyüdükçe zararları artar yapraklar delik deşik olur.
Tarak ve çiçeklerde de, ayrıca kozayı delip içine girerek beslenirler.
Yılda 4-5 döl verebilir.
Mücadelesi :
10 bitkide 5 larva veya 25 bitkide 2 yumurta paketi görüldüğünde ilaçlamaya başlanmalıdır.
THRIPS :
Özellikle pamuğun fide döneminde önemli tahribatlara neden olur.
Ülkemizde özellikle Güney Doğu Anadolu bölgesinde önemli zararlara yol açan thrips, pamuk bitkisinin yaprak, çiçek ve bitkinin çeşitli diğer kısımlarının özsuyunu emerek bitkinin yavaş gelişmesine neden olur.
Emilen yapraklarda gümüşi lekeler oluşur. Bulaşma fazla ise, yapraklar kıvrılır, zamanla kahverengileşir ve dökülür.
Mücadelesi :
Pamuk fidelerinin çıkışı ile birlikte tarla birinci çapaya kadar kontrol edilmeli, fidelerin %15’i bulaşıksa ilaçlamaya geçilmelidir.
PEMBEKURT :

 
Özellikle son yıllarda pamuk ekim alanlarında önemli verim kayıplarına yol açan bir zararlıdır. Çiçek, tarak ve koza gibi generatif organlarda beslenir. Tarak ve çiçeklerin gelişmesini ve meyve bağlamasını engeller.
Kozada ise, koza içine girerek lifleri keser ve çiğitleri yer, içerisinde zararlı olan koza kör koza adını alır ve açmaz.
Pembekurtun çiçeklerde verdiği zarar çok daha belirgindir. İçinde zararlı olan çiçek açılmaz rozet şeklini alır.
Mücadelesi :
Pembekurt mücadelesinde insektisit kullanımı, zararlı devamlı kapalı ortamlarda beslendiği için istenilen neticeyi verememektedir. Bu zararlı ile mücadelede en etkin yol kültürel önlemlerdir;
Sertifikalı DELİNTE tohum kullanmak
Pamuk hasadından sonra tarlada biriken hasat artıkları toplanmalı veya derin sürülerek yok edilmelidir
Vejetasyon periyodu kısa, erken hasada gelen çeşitler kullanılmalı
Lygus

Erginler sarımsı kırmızı veya soluk sarı renklidir. Kanatları dalgalı dumanlıdır. Nimfleri önce sarı sonra yeşil ve pembemsi olurlar. Erginlerin vücut uzunluğu 3-7 mm'dir.
Kışı ergin veya nimf halinde taşların, kurumuş bitki artıklarının, ağaç kabuklarının altında geçirirler. İlkbaharda aktif hale geçerek bitki sürgünlerinin taze uçlarında zararlı olurlar. Daha sonra pamuk ve diğer konukçularına geçerek yumurta bırakırlar. Yumurtadan çıkan küçük sarı nimfler yeni bulaşmalara neden olurlar. 2-3 hafta sonra 5 gömlek değiştirerek ergin olurlar.
Mücadelesi :
Kültürel Önlemler : 
Aşırı azot ve sulamadan kaçınılmalı, bitkiler (Sıra üzeri) çok sık bırakılmamalıdır. Hasat sonrasında pamuk saplarını toplayıp yakmalıdır.
Kimyasal Mücadele : 
İlaçlama rüzgarsız ve yağışsız bir havada, sabah erken veya akşam üzeri yapılmalıdır. Bitkilerin her tarafının ilaçlanmasına dikkat edilmelidir.
İlaçlama Zamanı : 
Tarlada köşegenler boyunca incelenen 100 bitkide erken dönemde bitki başına ortalama 5 adet zararlı görüldüğünde mücadeleye başlanmalıdır. Mücadelede, Azinphos veya Carbaryl etkili insektisitler veya tavsiye edilen diğer ürünler kullanılabilir.
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol